30 Nisan 2024 Salı

Hakikat Sonrası - Komplo Teorileri

 

Aslında yalanın, yanlış bilgilerin, haberlerin, dedikoduların, komplo teorilerinin tarihi çok eskilere uzanıyor. Darwin doğadaki aldatma, kandırma düzenine dikkat çekiyor. İnsanlar birbirlerine güvenerek sosyalleşince “hakikat” önem kazanıyor ve aşağıda değineceğim gibi, ne yazık ki günümüzde bu önemi yitiriyoruz.


Hatta yalanı çok yüksek sesle söylersek ve defalarca yinelersek doğru sanılacağını da öğrendik (Bkz. George Orwell, 1984). Kavramlar belirgin biçimler aldığında özel kelimeler, terimler geliştiriliyor. 2016 Yılında Oxford Sözlüğü, yılın kelimesini “hakikat sonrası” (post truth) olarak belirledi ve sözlüğe aldı. Ardından bu kavram çok daha fazla yaygınlaştı, yerleşti ve otoriter rejimlerin çok sık kullandığı bir yöntem oldu. Donald Trump, bu konuda çok iyi bir örnek. Seçim öncesinde ve sonrasında yalan haber (fake news) bombardımanına uğradık. Barack Obama’nın ABD’de doğmadığı, rakibinin babasının John F. Kennedy suikastına karıştığı, resmi sayılarla %5 olan işsizlik oranının aslında % 42 olduğu, NewYork gibi Demokrat Partinin çoğunlukta olduğu eyaletlerde yasaların, doğum sonrasında çocuğunuzu öldürmenize izin verdiği... gibi yalan ifadelerin seçimde işe yarayabileceği düşünülebilir. Ama bu gibi yalanlara alışınca, Trump’ın Manhattan’da oturduğu binanın yüksekliği, 11 Eylül 2001’de İkiz Kulelere yapılan saldırıda binadan atlayanları izlediği (aslında 6 km uzaktaydı), daha önce yazdığı bir kitapta İkiz Kulelere saldırılacağını öngördüğü (kitapta böyle bir şey yok)... gibi yanlışlanması çok kolay olan yalanlara uzanılıyor. İnternetin ve sosyal medyanın giderek yaygınlaşması ile “hakikat sonrası” da gidrek yaygınlaştı. “Hakikatın” değerli olduğu dönemde, yalan söyleyen, yalanı anlaşılınca –en azından- utanırdı, “hakikat sonrasında” bir eşik geçiliyor ve söylenenin “hakikat” olup olmadığına söyleyen ve dinleyen aldırmıyor!

Doğruluğu konusunda kanıt olmayan kapsamlı teorilere ise komplo teorisi diyoruz ve bunlarla mücadele etmek daha da zor. Çünkü siz bazı kanıtlar sıraladıkça onlar yeni komplolardan söz ediyorlar. Ünlü komplo teorileri, düz Dünya, uzaylılar, uçan daireler, birkaç ailenin Dünya’ya egemen olması... gibi sıralanabilir. Bu temel teoriler zaman-zaman Masonluk, İlluminati, Yahudilik  vb. pop – kültürün birçok unsuru ile zenginleşiyor. Düz Dünyacılara, uçakların, gemilerin rotalarını, milyonlarca bilim insanının görüşlerini, haritacıların, havacıların, denizcilerin deneyimini anlatırsanız, “İlluminati o kadar güçlüdür ki herkesi kandırır” diyebilirler. 

Sosyal psikolog Leon Festinger’in Bilişsel Uyumsuzluk (cognitive dissonance) kuramına göre kişi kendi inançların aykırı bir bilgi alınca veya bir eylemle karşılaşınca  tutarsızlığı fark eder, huzursuz olur ve kişisel inançları doğrultusunda bir eylem ve yol bulmak ister. Festinger’in ünlü gözlemi 1950’lerde ABD’de Kıyamet Günü (Doomsday) tarikatı ile ilgili. Tarikat lideri kıyametin kopacağı, sellerin depremlerin yeryüzünü alt – üst edeceği tarihi, saati duyuruyor ve tarikat yolunda olmayanların öleceğini belirtiyor. Müritler o gün ve saatte toplanıp bekliyorlar. Kıyamet kopmayınca, lider bir açıklama yapıp müritlerin gönderdiği pozitif enerji ile kıyameti önlediklerini ve dünyanın kurtarıldığını söylüyor. Kuşkusuz müritler gayet mutlu!

İnsanlar –doğruluğu çok kuşkulu olsa da- bir “sisteme” ve inandıkları sistemi destekleyen – yine doğru olmasa da- her türlü habere, bilgiye, teoriye “inanmak” isitiyorlar. Yani kitle de çok masum değil! Bu anlamda kandırılmaktan çok kanmak istediğimizi, bazı yalanları hoşgördüğümüzü söyleyebiliriz.

Bireyin gelişmesini engelleyen batıl inançların ve kör taassubun karşısında olanların; özgür düşünceye, aydınlanmaya, akıl ve bilime karşı olup dogmatik yaklaşımı sürdürenlerin olumsuz tepkilerini anlaması kolay. Ama geniş kitlelerin olumsuz tutumlarına karşı en doğrun yaklaşımın yine akıl ve bilim olduğuna inanıyorum. Hani Karl Popper bilimsel teorilerin “yanlışlanabilir” olması gerektiğini söyler ya (Logik der Forschung, 1934); hiçbir bilimsel temeli olmayan komplo teorileri hiçbir zaman yanlışlanamaz! Kandırılmaya karşı uyanık olmalı, akıl ve bilmin yol göstericiliğinden ayrılmamalıyız.