29 Ağustos 2024 Perşembe

Neden Geri Kaldık?

 

Sanırım her Türk okuryazarı, aydını “biz niye gelişen Batı Avrupa ülkelerinin gerisinde kaldık” diye düşünmüştür.

Kuşkusuz bu konu, “ilerleme”, “gelişme” gibi kavramların nasıl tanımlandığından başlayarak çok tartışmalı ve çok boyutlu bir konudur. Ülkeleri farklı biçimde gelişmeleri konusunda ileri sürülen nedenlerin birkaçını sıralarsak:

·         Coğrafi – iklimsel –çevresel nedenler (nehir – deniz – okyanus ülkeleri, doğal kaynakların kısıtlılığının insanı çalışmaya zorlaması, Avrupalıların bağışıklık kazandığı mikropların keşfedilen yeni dünya insanlarına yabancılığı...);

·         Ekonomik sisteme dayalı nedenler (merkantilizm - kolonyalizm – emperyalizm çizgisi, gelişen   ülkelerin kendileri zenginleşip güçlenirken geride kalanları sömürerek geri bıraktırması, keşiflerle yeni toprakların, doğal kaynakların ele geçirilmesi...);

·         Yönetimsel - kurumsal nedenler (merkezi yönetimin güçsüz / güçlü olması, merkezi yönetimde kurumlar – kurallar ile toplum dinamiklerinin birbiriyle uyumlu biçimde gelişmesi / gelişememesi, fetih döneminde büyüyen devletin vergi toplamak, iletişim, ulaşım teknolojilerinin kısıtları ile “doğal” sınırlarına ulaşması...) ;

·         Kültürel nedenler (Doğuda merkezi – despotik yönetim / Batı Avrupa'da güçlü yerel yönetimler, bilimsel devrim, sanayi devrimi, matbaa gibi birçok teknolojik yeniliğin Doğu’ya geç gelmesi ve / veya benimsenmemesi, Doğu’da yaşam temposunun yavaş ve sakinliği, din ve inanç sistemleririn kaderciliği ve beklentiyi öteki dünya veya sonraki yaşama ertelemesi, yaşamda, sanatta, din, inanç sistemlerinde “reform” yapılamaması, Protestanlıktaki çalışma ve biriktirme kültürü...);

·         Irksal nedenler (beyaz adamın beyin ve kafa yapısının daha “gelişmiş” olduğu...);

Bunların sonuncusu bilimsel araştırmalarla yanlışlandı. Ama diğer görüşler çeşitli biçimlerde ve boyutlarda tartışılıyor. Kuşkusuz bunlar aynı düzeyde de değil; belki de aralarında neden - sonuç ilişkileri var.

Biz doğal olarak Osmanlı imparatorluğunun, Avrupa'daki gelişmeler karşısında neden geri kaldığına odaklanıyoruz. Bir Çinli olsak 15. – 18. Yüzyıllarda, Ming ve Quing hanedanları, bilinen dünyada en büyük alana yayılmış, en büyük nüfusa sahip gelişmiş bir uygarlığı yönetirken; 19. Yüzyılda Çin'in Afyon Savaşlarında neden Büyük Britanya ile baş edemediğini sorgulardık.


Oysa toplumlar arasındaki eşitsizlikler çok daha öncelere uzanıyor. Jared Diamond’un dilimize “Tüfek, Mikrop ve Çelik” adı ile çevrilen kitabında tropikal bir ada, Yeni Gine’de yerel halkın; çelik balta, kibrit, ilaç, kumaş, giysi, soğuk içecek, şemsiye... gibi her çeşit ürüne genel olarak “kargo” dediğini ve bir yerlinin “siz (beyaz adam) neden bu kadar çok kargo geliştirdiniz ve Yeni Gine’ye getirdiniz; bizim neden bu kadar az kargomuz var” diye sorduğunu söylüyor. Yıllarca süren araştırmaların sonucunda toplumları avcı – toplayıcı düzenden tarım – hayvancılık düzenine, taş devrinden demir kullanan uygarlıklara geçmelerini inceliyor. Ve “Tarih; insanların kendi aralarındaki biyolojik farklılıklar nedeniyle değil, insanların çevreleri arasındaki farklılıklar nedeniyle, farklı halklar için farklı seyirler izler” sonucuna varıyor.

Bence insan ve oluşturduğu toplum o kadar karmaşık ve çok boyutlu ki, “bu toplumun ilerlemesinin, diğerinin geri kalmasının nedeni ... dir” gibi genellemeler olanaksız.  Çeşitli uzmanlar bu karmaşık olayı farklı yönleriyle ele alıyorlar ve bize de sonsuz bir okuma, öğrenme, düşünme olanağı sağlıyorlar. Bazı sorular üzerinde düşünmek sanırım yanıt bulmaktan daha güzel. Ne mutlu hiç “bulamasalar” da hep “arayanlara”.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder