Bu günlerde her yerde bir telaş, yeni bir yılı karşılamaya hazırlanıyoruz. Ben de “takvim” konusunda bir şeyler yazayım dedim.
İnsanların yeryüzündeki döngüselliği “avcı-toplayıcı” bir
yaşam sürdürdükleri dönemde fark ettiklerini biliyoruz. Hava ısınıp soğuyup
ısınıyor, bitkiler uyuyup canlanıyordu. Aynı döngüsellik, hem de eşzamanlı
olarak gökyüzünde yıldızlara da vardı.
Bu döngünün bir yandan kayda geçirilmesi, gelecek yıllara ve
kuşaklara aktarılması; diğer yandan ekim-hasat gibi tarıma ilişkin etkinliklere
işaret eden bölümlere ayrılması gerekiyordu. Özellikle Mısır ve Sümer gibi
tarım toplumlarında mevsimleri ve Güneş yılını temel alan “takvim” kavramı
gelişti.
Akad’ca, Süryanice, Arapça, İbranice gibi kökleri Bereketli
Hilal’in eski dillerine uzanan dillerde üç sessiz harften türeyen (ve yalnızca
bu harflerin yazıldığı) kelimeler olduğunu biliriz. KVM harflerinden insanları
bölen kavim gibi yılı bölen takvim veya KMS
harflerinden kısım gibi Kasım türetildi.
Antik Mısır uygarlığında Nil nehrinin taşma dönemini öngörme
çok önemliydi. Her yıl orta Afrika dağlarında karlar eriyip yağmurlar
başlayınca ülkenin bazı bölgelerinde nehir 1000 metreden fazla yükseliyor,
ardından sular çekilince de çok verimli alüvyonlu topraklar ortaya çıkıyordu.
Bu arada Mısırlılar bir şey daha gözlediler: Nil’in taşma
döneminde gökyüzünde Sirius yıldızı (Ak Yıldız- kuzey
yarıkürede bahar aylarında görülen, köpek takımyıldızındaki çok parlak bir
yıldız) görülüyordu. Bu da Nil’in taşma vaktinin geldiğine ilişkin önemli bir
işaret oluşturdu.
Güneş takvimi (Şemsi Takvim) kullanımı yanında aynı
bölgedeki tarımla ilgisi yeterince güçlü olmayan bazı toplumların Ay takvimi (Kameri
Takvim) kullandıklarını da görüyoruz. Ay takvimi kullanmak, kuşkusuz çok
daha kolaydı, gökyüzüne bir göz atmak yaklaşık olarak ayın hangi gününde
olduğumuzu anlamak için yeterliydi. Diğer yandan yalnızca 354 günlük bu takvim
Güneş yılının, dolayısıyla mevsimlerin döngüsünü gözlemek için yetersizdi.
Yetersizliği tarım yapılmayan Arap yarımadasında sakıncalı değildi, ama
özellikle vergi yükümlülüğünün Ay takvimine göre belirlenmesi İran’da sorun
oluşturdu ve Ömer Hayyam başkanlığında bir grup yıldız bilimci 11.Yüzyılda
Güneş yılına dayanan Celali takvimini geliştirildi.
Yıl Ne Zaman Başlamalı?
Döngüselliğin farkına vardıktan sonra bu çemberin bir
noktasının “başlangıç”, “yılbaşı” olarak belirlenmesi gerekiyor. İlk
olarak doğanın yenilenmeye başladığı bahar dönemi akla geliyor. Çok eski
çağlardan beri, gündüzlerin uzamaya başladığı 21 Mart gündönümü gözleniyordu.
Birçok uygarlıkta Mart ayının yılın başlangıcı olduğunu görüyoruz.
Roma imparatorluğu döneminde veya 1840’dan sonra Osmanlı’da
kullanılmaya başlanan Rumi takvimde yılının ilk günü 1 Mart’tı.
Bunun ilginç bir izi günümüzde de gözleniyor. Birçok Batı
dilindeki September, October, November, December gibi ay
isimleri Latincede yedinci, sekizinci, dokuzuncu, onuncu kelimelerinden
kaynaklanıyor. Dikkat edilirse bunlar günümüzde kullandığımız takvime göre 2 ay
kayıyor (örneğin Latince Septem – 7 demek, oysa September -
Eylül günümüzde 9. Ay). Çünkü Roma Takviminde yılbaşı 1 Ocak değil,1 Mart.
Yılın Ayları
Şimdi de kullandığımız takvimdeki aylara bir göz atalım.
Bugün Ocak dediğimiz Ay, Rumi takvimde Kânun-i Sani
(Aralık da Kânun-i Evvel). Buradaki Kânun, yasa
veya enstrüman anlamındaki “kanun” ile karıştırılmamalı. Kanun Arap
alfabesindeki KAF ile yazılıyor. Oysa Kânun KEF ile yazılıyor
ve “ocak, soba” anlamına geliyor.
Bu oldukça ağdalı Arapça sözcüklerin yerini Dil Devrimi ile
halk arasında öteden beri kullanılan Ekim-Kasım-Aralık-Ocak sözcükleri almış.
Dilimize Süryaniceden gelen Şubat “duraklamak” anlamına
geliyor: Soğuk kış günlerinin ardından bahar ayları öncesinde bir duraklama. Bu
sözcüğün kökeni Akad’lara kadar uzanıyor. Musevilerin Şabat uygulaması
da haftalık çalışmalardan, yoğun günlerden sonra bir duraklama. Arapça SBT
(sebat, sabit de aynı kökten).
Baharın gelmesi genellikle çok olumlu çağrışımlara yol
açıyor. Ama olumsuzlar da var: Artık ordular sefere çıkabiliyor. Antik Yunan ve
Roma’nın savaş tanrıları (Mars, Ares) Mart ayına adını vermiş. Ayrıca
Mars (Arapça Merih) bir gezegen.
Nisan Arapça Saniye (2) kökünden geliyor
(Yine Mart birinci ay ise Nisan yılın 2. Ayı).
Mayıs adının kaynağı tanrıça Maia. Maia (Latince Maius),
Antik Yunan mitolojisinde Atlas’ın kızı ve Hermes’in annesi, orman perisi ve
bereket tanrıçası.
Haziran’ın dilimize nasıl geldiği çok daha belirgin:
Süryanicede “hazıran” sıcak demek.
Temmuz Sümerlerde Dummuz, çiftçi ve çoban
tanrısıydı. Arapça’da da bu aya tammüz denildiğini görüyoruz.
(Batı dünyasında ise July, Juillet, Juli, Julio… gibi ay isimleri
ile karşılaşıyoruz. Bunlar ünlü Roma devlet adamı Jül Sezar - Giulio
Cesare kaynaklı).
Ağustos, açık bir biçimde Roma İmparatoru Augustos’tan
kaynaklanıyor. Hatta Augustos, “Benim adımı taşıyan ay Giulio’nun
ayından kısa olmasın” deyince, (o zaman en son ay olan zavallı) Şubat’tan bir
gün alınarak, 30-31-30-31 gün diye giden düzen bozulup, Ağustos da 31 gün
yapılmış.
Eylül Akad – Süryanice’ de “üzüm” anlamında kullanıyor.
Ayrıca İbranicede “elül” ayı var.
Haftanın Günleri
Biraz da haftanın günlerine bakalım
Ay isimlerindeki kaymanın benzerini gün isimlerinde de
görüyoruz.Türkçede haftanın Çarşamba – chahar/cihar (4 veya 4.)
şabba/samba, Perşembe panj/penç (5 veya 5.) şabba/samba gibi
bazı günleri Farsçadan geliyor. Çarşamba, günümüzde haftanın 3. günü, ama 4.
gibi adlandırılmış. Bunun da temeli eski İslam takvimleri: Cumartesi hafta
tatili, Pazartesi değil Pazar haftanın birinci günü.
Benzer biçimde Arapça selase (3) Salı
olmuş.
Cuma Arapça kaynaklı. CMM veya CM kökünden türetilen
“topluluk, toplanma” ile ilişkili cami, cem, cemaat, camia, cemiyet, cumhur
gibi bir dizi sözcükten biri.
Ay ve gün isimlerinde, farklı kültürler olarak tanıdığımız
Sümer, Akad, Arap, İbrani, Süryani, Dürzi, Fars, Antik Yunan, Roma ve kuşkusuz
Türk kültürlerinin nasıl iç içe geçtiğini görüyoruz. Günümüzde birbiriyle
çatışan, hatta savaşan ülkelerin, uygarlıkların geçmişe uzanan ortaklıklarının
bugüne örnek olmasını ve 2025’in hepimize mutluluk getirmesini dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder